Yeni Transferimiz Kemal Tokak'ın Geçmişten Bir Röportajı
Kemal Tokak: Kale gibi stoper
Geçen sezon Samsunspor'a transfer olduğunda bir 3. Lig
oyuncusuydu. Ama o kırmızı-beyazlı takımda gösterdiği performansla
takımının Spor Toto Süper Lig'e çıkışına büyük katkı yaptı, Bank Asya 1.
Lig'de "Yılın Genç Yeteneği" seçildi ve çoğu takımın peşinden koştuğu
bir oyuncu haline geldi. Henüz iki sezon önce 3. Lig'de oynayan genç
oyuncu, Ağustos ayından itibaren Süper Lig'de mücadele verecek.
Savunmadaki sağlamlığıyla dikkat çeken ve A2 Millî Takımı'na seçilen
oyuncu, hızlı yükselişinin sırlarını, Samsunspor'un başarı hikâyesini
anlattı.
Adanaspor'dan yetişmiş bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Futbola nasıl ve kimin desteğiyle başladın?
25 Nisan 1989 Yüreğir, Adana doğumluyum. Futbola ailemin desteği ve
katkısıyla başladığımı söyleyebilirim. Her çocuk gibi ben de futbol
oynamak istiyordum ve ailem de bana hiç karşı çıkmadı, aksine destek
oldu. 10-11 yaşlarında Adanaspor'un altyapısına götürdüler beni.
Seçmeleri kazandım ve altyapıda oynamaya başladım. Futbola başlama
hikâyem bu kadar basit aslında. Altyapıda bulunduğum dönemde hocam Suat
Kaya'nın gelişimime büyük katkıları oldu.
Adanaspor'un altyapısında dört sezon kaldıktan sonra
Dardanelspor'a geçtin. Henüz 15 yaşında ilk profesyonel sözleşmeni
yaptın. Bunun hikâyesini senden öğrenebilir miyiz? Adanaspor senden
umudu kestiği için mi kontrat yapmadı, yoksa Dardanelspor elini çabuk
tutup onlardan önce mi davrandı?
Adanaspor'un altyapısında oynadığım dönemde kulüp mali açıdan kötü
durumdaydı. Hatta kapanma durumu bile vardı. Ben de öncelikle kendimi
düşünmek zorundaydım. O yüzden Dardanelspor'un teklifini kabul etmek
zorunda kaldım. Adanaspor'un da bana o sezon sonunda profesyonel
sözleşme imzalatma isteği vardı. Ama ben kulübün mali konulardaki
sıkıntısından dolayı onları reddedip Dardanelspor'u seçtim. Tabii ki çok
genç yaşta ailemin yanından ayrılmak zor bir şeydi ama kendi kariyerim
için bunu yapmak zorundaydım.
Dardanelspor'da 4 yıl geçirdikten sonra önce
Mustafakemalpaşaspor'a, sonra da Orhangazispor'a kiralandın. Öncelikle
bu 4 yıl nasıl geçti senin için? Dardanelspor'un A takımında oynayacak
yaşa gelmişken niye iki sezon boyunca başka takımlara kiralandın?
Tabii ki o dönemde Dardanelspor yönetiminin ve teknik ekibin verdiği
karara saygı duymak gerekir. Öncelikle Dardanelspor'da bulunduğum süre
içerisinde çok fazla forma şansı bulamasam da gayet güzel günler
geçirdiğimi belirtmek isterim. Tahmin ediyorum ki pişmem için beni
kiralama yoluna gittiler. Benim için de hayırlısı bu oldu diyebilirim.
Çünkü özellikle Orhangazispor'da sezon boyunca toplam 30 maç oynayıp
kendimi gösterme fırsatı buldum. Orhangazispor'da Metin Şahin'le çalışma
fırsatı buldum. Daha sonra takımın başına Sedat Özbağ getirildi.
Özellikle Sedat Hoca gelişimime çok katkıda bulundu. İyi de oynasam,
kötü de oynasam bana hep moral verdi, motive etti. Kiralık olarak
geçirdiğim dönem benim için daha iyi oldu diyebilirim.
Bonservisimi babam satın aldı!
Geçtiğimiz sezon başı Samsunspor seninle ilgilenirken, Dardanelspor bu
kulüpten peşin 40 bin lira bonservis ücreti istemiş. Samsunspor yönetimi
de ücreti fazla bulmuş ve görüşmelerden çekilmiş, fakat bu noktada
devreye baban girmiş ve kendi cebinden bu parayı ödeyerek Samsunsporlu
olmanı sağlamış. Bu hikâye doğru mu gerçekten?
Bu konunun aslı şöyle. Orhangazispor'da oynarken, Samsunspor'dan
aradılar ve transfer teklifi yaptılar. Ben de onlara "Sezon sonunda siz
Dardanelspor'la bonservis konusunda irtibata geçmeyin. Çünkü yüksek bir
ücret isteyebilirler. Ben sezon bittiğinde kulübümle konuşur,
bonservisimi alırım. Daha sonra da sizinle görüşür, anlaşırız" dedim.
Babam da sezon bitiminde 40 bin lira ödeyerek bonservisimi kulüpten
aldı. Ben de böylece Samsunspor'a transfer oldum. Dediğim gibi ailem,
futbolda buralara gelmemdeki en büyük faktörlerin başında yer alıyor.
Sezon başında Bank Asya 1. Lig tecrüben bile bulunmuyordu.
Düzenli olarak sadece 3. Lig'de oynamıştın. Ancak Hüseyin Kalpar sana
güvendi ve oynatmaya başladı. Sen de bir anda takımının yıldızı olarak
Bank Asya 1. Lig'de Yılın Genç Yeteneği seçildin. Bu yükselişi neye
bağlıyorsun?
Hüseyin Hocanın oyuncularıyla arası ve diyaloğu çok iyidir. Takıma ilk
geldiği dönemde de benimle sürekli konuştu. Çok iyi çalıştığımı, bu
şekilde devam etmem gerektiğini ve önünde sonunda forma şansının bana da
geleceğini söyleyerek destek verdi. Ben de oynamadığım günlerde bile
çalışmayı hiç bırakmayarak kendimi hep hazır tuttum. Bir gün Hüseyin
Hoca beni odasına çağırdı ve önümüzdeki maçta oynatacağını söyledi. İlk
duyduğumda çok şaşırdım. O günden sonra sezon sonuna kadar da formayı
kolay kolay benden almadı. Ayrıca takım içinden iki kişinin de benim bu
yükselişimde çok büyük payının olduğunu düşünüyorum. Kalecimiz Ahmet
Şahin ve ön liberoda oynayan kaptanımız Turgay Gölbaşı. Bu abilerim saha
içerisinde beni çok iyi yönlendirdi sezon boyunca. Savunmadaki
partnerlerimin de yükselişimde önemli rol oynadığını düşünüyorum. Önce
Ersin abiyle (Veli) sonra da Kenan abiyle (Yelek) birlikte oynadım.
Tecrübeli abilerimle oynamak da bana katkı sağladı. Böyle bir çıkış
yapacağımı bekliyordum. Çünkü başarılı olacağıma dair kendi içimde bir
inanmışlık vardı. Küçüklüğümden beri kendimi buna adamıştım ve bir gün
başarılı bir futbolcu olacağıma inanıyordum. Tabii ki daha da başarılı
olmak için kat etmem gereken çok yol var önümde. Ama zamanla daha da iyi
yerlere geleceğime inanıyorum. Tabii ki bu yükselişi yakalamamda doğru
insanlarla çalışmamın çok önemi var. Dardanelspor'dan ayrıldıktan sonra
Orhangazispor ve Samsunspor'da doğru hocalarla çalışmam da bir o kadar
etkili oldu.
İlk kez on birde forma giydiğin maç hangisiydi?
İlk yarıda kendi sahamızda oynadığımız Mersin İdman Yurdu maçıydı. Hani
rakip takımın teknik direktörünün bıçaklandığı şu meşhur maç. Yani ilk
oynadığım maç yarıda kalmıştı. Kötü bir tecrübe oldu benim için. Bu
maçtan sonraki Kartalspor ve Boluspor maçlarında Hüseyin Hoca bana görev
vermedi. Daha sonra Adanaspor maçıyla tekrar ilk on birde şans buldum
ve bu tarihten sonra da düzenli olarak oynamaya başladım. Rakibin
Adanaspor olması da ilginç bir tesadüftü benim için.
Yeni sezonda da Samsunspor'dayım
Samsunspor Bank Asya 1. Lig'in en az gol yiyen takımı ve sen de
gösterdiğin performansla transferin gözdesi oldun. Yeni sezonda büyük
bir takıma gitmek istiyor musun? Yoksa Samsunspor'da kalıp, Süper Lig
tecrübesi kazanmayı mı tercih edeceksin?
Şu anda tek düşüncem Süper Lig'de Samsunspor formasıyla başarılı olmak.
Geçen sezon takım olarak gösterdiğimiz performansla Samsunspor'u Süper
Lig'e taşıdık. Bu önemli bir başarıydı benim için de. Gelecek sezon da
Samsunspor'la Süper Lig'de iyi işlere imza atabileceğimize inanıyorum.
Ayrıca Samsunspor'la bir yıl daha kontratım var. O yüzden Samsunspor'da
kalmak ve ilk Süper Lig deneyimimi burada yaşamak istiyorum. Bunun Süper
Lig'e alışmam açısından iyi olacağını düşünüyorum. Ama sözleşmem
bittiğinde ne olur, o konu hakkında şimdiden bir şey söyleyemem.
Gördüğümüz kadarıyla hava toplarında ve ikili mücadelelerde
oldukça etkilisin. Ama Türk defans oyuncularının büyük bölümü gibi senin
de topu oyuna sokma sıkıntın var. Bu konuda kendini geliştirmek için
bir şeyler yapıyor musun?
Söylediğiniz gibi, benim de ayaklarım çok iyi değil. Ama bu eksikliğimi
gidermek adına her geçen gün daha da çok çalışıyorum. Özellikle yabancı
liglerdeki maçları dikkatle izliyorum. Oradaki savunma oyuncularının
topu oyuna nasıl soktuklarına dikkat ediyorum. Ayrıca geçen sezon
Hüseyin Hoca olsun, yardımcı antrenörlerimiz Bahattin ve Servet Hocalar
olsun, bu konuda beni geliştirmek için çok sayıda bireysel antrenman
yaptırdı.
Örnek aldığın bir oyuncu var mı? Mesela ben gerek kuvvetin
gerekse de oyun içindeki çaban bakımından Servet Çetin'e benzetiyorum
seni.
Kimse kimseye benzemez diye düşünüyorum ben. O yüzden bana göre bir
kıyaslama yapmak doğru olmaz. Ama örnek aldığım oyuncuların başında
Maldini geliyor. Şu an oynayan oyunculardan bir isim söyleyemem size.
Çünkü benim için geçmişte de şimdi de 1 numara Maldini'dir.
Süper Lig'de kalıcı olabilmek için neler yapman gerektiğini düşünüyorsun?
Süper Lig'de kalıcı bir oyuncu olmak istiyorsanız özellikle özel
yaşamınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Ben de buna göre hareket ediyorum.
Ayrıca aile desteğini futbola ilk başladığım günden beri sonsuz derecede
hisseden bir insanım. Özel hayatınız ve arkanızdaki destek güçlü
olunca, bir de bunlara çok çalışmayı ekleyince kalıcı olmak mümkün,
Çünkü oyun olarak kendime güveniyorum. Ayrıca transfer dedikodularına
kulaklarımı tıkayıp sadece işime odaklanıyorum. Bu da performansımı
yüksek tutmamı sağlıyor.
Bir önceki sezon Bank Asya 1. Lig'den düşmeme mücadelesi veren
Samsunspor, 5 yıl aradan sonra Süper Lig'e yükseldi. Sizin açınızdan
sezonun genel bir değerlendirmesini alabilir miyiz? Bu çıkışın
yakalanmasını sağlayan ve sizi Süper Lig'e taşıyan faktörler nelerdi?
İyi bir yönetim, iyi bir teknik kadro ve iyi oyuncuların bulunduğu yerde
başarı da kaçınılmaz olur. Geride bıraktığımız sezonda iyi bir ekip
kurdu Samsunspor. Hüseyin Hoca da takımı ve ortamı iyice tanıdı.
Neticesinde de başarı geldi. Ayrıca bizim için sene sezon içinde şöyle
de bir dönüm noktası oldu; ilk yarıda 15. haftada deplasmanda Güngören
Belediyespor'a yenilmiş ve maçın sonunda çok büyük bir hayal kırıklığı
yaşamıştık. Çünkü bu yenilginin ardından 7. sıraya kadar gerilemiştik.
Moral olarak çok büyük çöküntüye girmiştik. Ancak çabuk kenetlendik ve
önce Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'u, ardından da Çaykur Rizespor'u
mağlup ettik. Bu galibiyetlerle güvenimiz ve moralimiz yerine geldi. 29.
haftada deplasmanda kazandığımız Denizlispor maçından sonra da hepimiz
Süper Lig'e yükseleceğimizi anlamıştık. Nitekim üç hafta sonra ne
tesadüftür ki Güngören Belediyespor'u evimizde yenerek Süper Lig'e
çıkmayı garantiledik.
Hüseyin Kalpar'a minnettarım
Hüseyin Kalpar'ın gelecek sezon takımın başında olmayacak olması sizi nasıl etkileyecek?
Hüseyin Hoca ile birlikte çok iyi bir sezonu geride bıraktık. Bunun
karşılığını da Spor Toto Süper Lig'e çıkarak fazlasıyla aldık. Kendisine
bu yüzden teşekkür etmek istiyorum. Yeni takımında da başarılar
diliyorum. Tabii ki Hüseyin Hoca ile gelecek sezon birlikte olamamak
beni üzdü. Samsunspor'a geldiğimde bana kattıkları, bana güvenip ilk on
birde düzenli olarak yer verdiği ve beni buralara getirdiği için
kendisine sonsuz minnettarım. Onun bana verdiği güven ve desteği hiç
unutmayacağım. Takım olarak da ilk başlarda yokluğunu hissedeceğiz ama
yeni hocamıza ve onun yeni sistemine de çok çabuk adapte olacağımıza
inanıyorum.
Yeni hocanız demişken, Young Boys'un geçen seneki teknik direktörü
Bosnalı Vladimir Petkovic, Samsunspor'un başında olacak. Kendisi Young
Boys'ta elde ettiği başarıların yanı sıra takımlarına uygulattığı 3-4-3
taktiği ve ofansif futbol anlayışıyla tanınan bir isim. Onun sisteminde
stoperlerin de sık sık ileriye çıktığını gördük. Bu açıdan bakınca yeni
teknik adamı ve benimsediği oyun anlayışını nasıl değerlendiriyorsun?
Young Boys'un geçen sezon Fenerbahçe ile oynadığı iki Avrupa kupası
maçını da dikkatle takip etmiştim. O yüzden yeni hocamız Petkovic'in
oynattığı sistemi biliyorum. Yeni hocamızın oynattığı oyun tam benim
istediğim tarz. Zaten o zaman da Young Boys'un oyun anlayışını çok
beğenmiştim. Savunmada oynayan oyuncu, diğer sistemlere göre daha rahat.
Ofansif futbol benimsendiği için rakibe yakın markaj yok ve defans
oyuncusu hücumlarda daha çok destek verebiliyor. Defanstan topu oyuna
sokma sıkıntıma rağmen, yeni hocamızın oyun anlayışı sayesinde bu konuda
kendimi geliştirebileceğimi düşünüyorum. Hocanın Young Boys'ta genç
oyuncularla çalışmayı sevdiğini de biliyorum. Bu bakımdan da şanslıyım.
Ama en çok da kendime güveniyorum. Hangi sistemle oynanırsa oynansın
formayı kimselere vermek istemiyorum. Bunun için de çok çalışacağım.
Üçlü defans anlayışına kısa sürede uyum sağlayacağımı düşünüyorum. Genç
ve öğrenmeye açık bir futbolcuyum sonuçta.
Aslında Süper Lig senin gibi fizik gücü yüksek ve hava topu hâkimiyeti
olan stoperler için oldukça uygun. Bu yönlerden baktığında ileriki
dönemlerde Avrupa hedefin varsa hangi ligde daha başarılı olacağını
düşünüyorsun?
Dediğiniz gibi Türkiye gerçekten benim tipimdeki defans oyuncuları için
çok iyi bir lig. Ben de fizik gücü ve hava topları açısından bakınca
İngiltere'de başarılı olabileceğimi düşünüyorum. Ayrıca İngiltere
Ligi'nde oynamayı da gerçekten çok istiyorum. Her oyuncu her gün kendini
geliştirmek zorunda. Ben de her geçen gün bu yönde hareket ettiğime
inanıyorum. Ayrıca Avrupa'da tuttuğum takım da Manchester United.
Ferdinand ve Vidic'i de sürekli takip ediyorum o yüzden.
Avrupa liglerini takip ettiğini söyledin iki defa. Boş zamanlarında sürekli maç mı izliyorsun?
Hayır, sadece maç izlemiyorum. Mesela, Samsunspor'da oynayan evli takım
arkadaşlarımız ve abilerimiz hafta sonları genelde sabah kahvaltılarına
çağırırlar bizi. Tüm takım birlikte kahvaltı yaparız. Bu ortamda takım
arkadaşlığımız daha da pekişir. Onun dışında boş zamanlarımda takım
arkadaşlarımla sinemaya giderim, Play Station oynarım. Aileme çok bağlı
bir insan olduğum için, onlar da beni yalnız bırakmıyor ve sık sık
Adana'dan Samsun'a geliyor. Ayrıca kişisel gelişim kitapları okurum
genelde. Dardanelspor'dayken mentörlerimiz vardı. Kişisel gelişim
konusunda eğitim veriyorlardı bize. Onların sayesinde bu tarz kitaplar
okumaya alıştım. Şimdi de devam ediyorum bu alışkanlığıma. Spor kitabı
olarak da Marcel Desailly'nin "Kaptan" adlı kitabını okumuştum.
Kitaplar sayesinde futbolum ilerledi
Bu kitapları okumak sana saha içinde de katkı sağladı mı?
Bazı insanlar inanmıyor böyle şeylere ama bence kişisel gelişim
kitapları okumanın futbolcu üzerinde çok büyük etkileri var. Sonuçta her
şey insanın zihninde bitiyor. İnsan da zihnini istediği şekilde kontrol
etmeyi öğrendiği zaman her şey kendiliğinden geliyor. O yüzden bu
kitaplar sayesinde saha içinde daha başarılı olduğumu düşünüyorum.
Adanaspor'un altyapısında oynamana rağmen koyu bir Adana
Demirspor taraftarı olduğunu biliyoruz. Adana Demirspor taraftarının
profilini genelde işçiler oluşturuyor. Sen de böyle bir aileden mi
geliyorsun? O yüzden mi Adana Demirsporlu oldun?
Babam emekli çiftçi. Aslında çok koyu bir Adanaspor taraftarıdır babam
(gülüyor). Benim Adana Demirsporlu olmamın sebebi abimdir. Abim de
zamanında okula giderken arkadaşlarının sayesinde Adana Demirsporlu
olmuş. Hatta okuldan kaçıp maçlara giderlermiş. O yüzden beni de
küçüklüğümden beri kolumdan tuta tuta Adana Demirspor maçlarına
götürürdü. Neredeyse iç sahadaki her maçına giderdik Adana Demirspor'un.
Bendeki Adana Demirspor tutkusu böyle başladı. Adanaspor'la Adana
Demirspor karşı karşıya geldiğinde de rekabet ilk önce bizde yaşanıyordu
ve evde büyük çatışma çıkıyordu (gülüyor).
Bu sezon iki kere A2 Millî Takımı'na çağrıldın.
Dardanelspor'dayken de iki kez U18 Millî Takımı'nda yer almıştın. Bu
formayı giymek nasıl bir duygu? A Millî Takım yolunun açıldığını
görebiliyor musun kendine bakınca?
Bu biraz da kısmet meselesi aslında. Burada tüm takım olarak çok
mutluyuz ve çok güzel bir ortam içinde çalışıyoruz. Ben de A2 Millî
Takımı'nda daha iyi maçlar çıkartıp, A Millî Takım'a yükselmeyi
hedefliyorum. Buradaki hocalarımızdan da bu anlamda çok şey öğreniyorum.
Hepsi de çok mükemmel insanlar. Zaten antrenmanlarda olsun, maçlardan
sonra olsun yaptığımız yanlışları bize birebir gösteriyorlar. Bu da
benim A Millî Takım hedefine ulaşmama katkı sağlayacak.
Kaynak: Tff.org.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder